Biri siyah, diğeri yeşil zeytiniyle ünlü iki Anadolu Kasabası olan Mysia ve Lydia, zeytin dalının kardeşlik şarkısına inat, küskün bir notaya takılıp kalmış.

Mysia ve Lydia halkları en iyi zeytinlerin kendilerine ait olduğunu düşünür, her fırsatta yarışır, kavgaya tutuşurmuş.

Bu kavgalardan yorulan kasaba sakinleri, iki kasabanın arasındaki toprağı kurak bırakmış, sınır bellemişler.

Bu sayede aralarında gözle görülür bir mesafe olacak, herkes kendi dünyasında kavrulup gidecek, küslükler suskunluğa dönüşecekmiş.

Toprağın susuzluğunu, komşuluk eylemiş, yağmurun perhizini rüzgar saklamış derken bir gün, iki kasabanın kalabalığı komşu kasaba Thyatira’da bir düğünde buluşmuş.

Düğünde siyahın birinin kalbi yeşile düşmesin mi?

Mysia’lıda mavi, siyah şimşekler çakar, Lydia’lıda yeşil orman şelaleleri çağlar.

İki arada bir derede sözleşmişler “kurakta buluşalım” diye.

Her gün güneş batarken, el ele tutuşmuş, sınıra mutluluk saçmışlar, biri yeşil mi yeşil öbürü siyah mı siyah.

Zeytin dallarına umudu geri vermişler.

Kasabalılar durumu fark edince, sis çökmüş bu aşka.

Yasak koymuşlar olmamış, kilit vurmuşlar tutmamış, derken kaçmış bizim iki aşık, hem de fideleriyle.

“Ne yapmalı, ne etmeli bu aşk, toprağa umut getirmeye yeter mi?” derken, her gün güneş doğmadan başlamışlar kurağa fide ekmeye.

Gizliden gizliye, yeşil yeşili, siyah siyahı - aşkları gibi derme çatma - toprakla buluşturmuslar. Her yanı sarmış bereket, vardır bunda bir keramet!

Kasabalı kızgın, kasabalı şaşkın, yıllar geçmiş, yok saymışlar bu aşkı, ne de olsa hasır altı en kolayı.

Gel gelelim, iki aşık dünyanın en bereketli zeytinliğine hayat vereceklerini bilmeden elleriyle toprağa dokunmuşlar yıllarca ve tüm renkleri çizmişler birlikte.

Hakiden neftiye, kahveden kızıla, fümeden siyaha en parlak zeytinler, kurağına veda eden bu toprakta büyümüş, sınır özgürlüğe, ayrılık kavuşmaya dönüşmüş.

Hasat zamanı geldiğinde Mysia ve Lydia zeytinleri bereketini yeni bir cana daha vermiş, gözleri ela, yeşille siyahın kızı, zeytine barışı geri veren, özgür Myéla!

Cesaret ve aşkın hatırası…